Adli Yıl’ın açılış gününün aynı zamanda “Dünya Barış Günü ‘ne denk gelmesinin Tüm Hukukçular ve Hukuk sistemimiz için yepyeni bir başlangıç ve alınması gereken bir mesaj olmasını diliyoruz.
Zaten işleyişinden memnun olmadığımız ve her yıl katlanarak artan sorunlar nedeniyle, ağır aksak yol almaya çalıştığımız hukuk sistemimiz, 15 Temmuz darbe Girişimi sonrası ışığın görünmediği karanlık bir tünele benzemeye başlamıştır.
Darbe girişimi nedeniyle başlatılan operasyonların arttırdığı iş yoğunluğu, bu yargılamaların adil olarak sürdürülmesi kaygısı, açığa alınan hakim ve savcı sayısının fazlalığı da buna eklenince tüm hukuki süreçlerde eskisinden çok daha akıbeti bilinmeyen bir döneme girdiğimizi görüyoruz.
Bu tabloyu kısa da olsa ortaya koymamızdaki amaç, umutsuzluk yaratmak, ideolojik tartışma başlatmak olmayıp, bu tabloda biz hukukçular olarak neler yapabileceğimizi samimiyetle düşünmek olacaktır.Ümitvar olmak, şu yaşadığımız günlerde bizi, umut ederek, hayata ve ülkemize bağlayacak tek yoldur. Yüce Atatürk’ün gençliğe hitabesinde, müthiş dehasıyla şu yaşadığımız günlerin tablosunu çizip, bu ahval ve şeraiti tasvir etmiştir. Onun bu vasiyetle emanet ettiği bu güzel ülke ve mülkün temeli olan adalet bizlerin omuzlarında aydınlığı bulmak zorundadır.
Avukatlık mesleğinde uzun yıllar kat ettikten sonra, 2 yıl önce çok inanarak edindiğimiz yeni mesleğimiz olan “arabuluculuğun” toplumumuzun içinde bulunduğu durum için ideal çözüm yöntemi olduğuna dair inancımız bir kez daha pekiştirmiştir.
Gerek toplumsal uzlaşma ve barış, gerekse adli sistemin içinde bulunduğu durum, arabuluculuğun son derece önemli bir çözüm yöntemi olduğunu önümüzdeki dönemde ortaya çıkaracaktır. Gerek arabulucu olarak uzlaştırma faaliyetimizde, gerekse avukat olarak müvekkillerimizle birlikte tercih edip katılacağımız müzakere süreçlerinde, avukat olarak bizlere büyük görev düşmektedir. Avukatlığın klasik reflekslerinden uzaklaşarak, alternatif çözümler üzerinde düşünmek zorundayız. Bize danışanlara hemen dava yolunu önermek ve bu konuda ısrarcı olmak yapılacak en hayati hata olacaktır. Bunu gerek Avukat olarak ve gerekse Arabulucu olarak samimiyetle dile getiriyoruz.
Bu vesile ile şu an avukat meslektaşlarımızdan geniş kesimde kendini gösteren “Arabuluculuğa” olumsuz, tepkisel bakışın yerini artık, bir kez olsun deneyimlemeye bırakmasını diliyoruz. Bu alternatif çözüm yöntemini bir kez deneyerek izlenimlerinin ne kadar olumlu olduğunu gördüğümüz meslektaşlarımız adına bu çağrıyı yapıyoruz. Goethe’nin deyişiyle : “Yalnız bilmek yetmez, uygulamak da gerek; Yalnız istemek yetmez, yapmak da gerek.”
"1 Eylül Dünya Barış Günü"nün Yüce Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” düsturuyla başta içinde bulunduğumuz coğrafya olmak üzere, toplumumuza barış getirmesini diliyor, Yeni Adli yılın da biz adalet emekçilerine başarılı ve adil sonuçlarla huzurlu bir yıl olmasını temenni ediyoruz.
Av. Arb. M. Tufan UZ